31 Mart 2009 Salı

PENCERE *

Genç bir çift, yeni bir mahalledeki yeni evlerine taşınmışlar. Sabah kahvaltı yaparlarken, komşu da çamaşırları asıyormuş. Kadın kocasına ' Bak, çamaşırları yeterince temiz değil, çamaşır yıkamayı bilmiyor, belki de doğru sabunu kullanmıyor.' demiş. Kocası ona bakmış, hiçbir şey söylememiş, kahvaltısına devam etmiş.
Kadın, komşusunun çamaşır astığını gördüğü her sabah aynı yorumu yapmaya devam etmiş.
Bir ay kadar sonra, bir sabah, komşusunun çamaşırlarının tertemiz olduğunu gören kadın çok şaşırmış.

'Bak' demiş kocasına ' Çamaşır yıkamayı öğrendi sonunda, merak ediyorum, kim öğretti acaba ?'
'Ben bu sabah biraz erken kalkıp penceremizi sildim'
diye cevap vermiş kocası.


Hayatta da böyle değil midir ?
Başkalarını izlerken gördüklerimiz, baktığımız pencerenin ne kadar temiz olduğuna bağlıdır. Birini eleştirmeden ve hemen yargılamadan önce zihin durumumuza bakmak ve 'iyi' olanı görmeye hazır olup olmadığımızı farketmek güzel bir fikir olabilir.
Pencerelerimizi temiz tutabilmek dileğiyle.





*Kaynağı belli olmayan bir alıntıdır.

30 Mart 2009 Pazartesi

Mabedler-1 ( Wembley )



İngiltere ve Londra denildiğinde ilk akla gelen sembollerden biridir o . Bir popularite listesi yapılsa The Beatles , Big Bang ve Buckingham Sarayı ile ilk 3 mücadelesi yapar . Futbol ile ilgisi olmayan birinin bile kulağına aşina olan bir isimdir .

"Wembley"

1924 yılında düzenlenen Britanya İmparatorluk Fuarı için inşaasına başlanan Wembley stadı ilk ismini yine bu fuarın adından almıştır.

"İmparatorluk stadyumu "

Kapılarını ilk olarak 28 Nisan 1923 tarihinde şimdiki Federasyon Kupası'na denk gelen White Horse ( Beyaz At ) kupası finali için Bolton ile West Ham United takımları arasında oynanan müsabaka ile açan İmparatorluk stadyumundaki ilk gol 2.dakikada David Jack'den gelmiş , staddaki ilk galibiyeti ise rakibini 2-0 yenen Bolton kazanmıştır. O zaman seyirci kapasitesi 126 bin olan stada bu maçı izlemek için tahminen 200 bin kişi girmiş ve seyirciler saha çizgisine kadar yayılmıştı.

1923 yılından 2000 yılına kadar oynanan bütün Federasyon Kupası finallerinin yanında , Lig kupası ve Rugby Kupası finallerine , İngiltere'nin milli maçlarına , 1948 olimpiyatlarına , 1966 FIFA Dünya Kupası ve 1996 UEFA Avrupa Şampiyonası finallerine evsahipliği yapan eski Wembley ayrıca sayısız sanat etkinliğinde de misafirlerini ağırlamıştır.

2000 yılında tekrar inşaası için yıkılan ve 1 yılı aşkın bir gecikme ile 2007 yılının ilkbaharında yeni çehresi ile misafirlerini beklemeye başlayan yeni Wembley stadı resmi açılışını 19 Mayıs 2007 tarihinde yine bir Federasyon Kupası finali ile gerçekleştirmiştir.

86 yıllık tarihi ile içerisinde bulunduğu ülkenin mucidi olduğu ayaktopu oyununun en ünlü markalarından biri olmayı başarmış bu stad daha nice müsabakalara evsahipliği yapmak,futbol , rugby ve sanat aşıklarını ağırlamak için sabırsızlıkla beklemekte.

Yeşil çimlerine daha önce ayak basmış ama 3 direğinin arasından henüz topu geçirememiş olanların tekrar kendisine misafir olacağı ve şeytan'ın bacağını kıracağı günü sabırsızlıkla beklediği gibi.

Mabedler


Futbol oyununun icra edildiği alanlar .

Saha , Stad , Stadyum , Arena , Park gibi çeşitli adlandırmalara sahip , ama taraftarın dilinde kutsiyetin en güzel ifadesi ile dile gelen yerlerdir oralar . Yani mabedler .

Fırsat buldukça mabedlerin kendine özgü hikayelerini dile getireceğiz . Acısı ve tatlısı ile .
Zira hayatın kendisinin olduğu gibi onların da acı-tatlı hikayeleri var .

28 Mart 2009 Cumartesi

Futbol ve Felsefe


Bilirsiniz,futbol topuna hükmedenlerin en yalnız olan karakteridir kaleciler. Onların ellerini kullanma ayrıcalıklarının dışında hiç istemeseler de her zaman kader kurbanı ,iki direk arası mahkum ya da şamar oğlanı olma ayrıcalıkları da vardır .

Gol atmazlar . Bazıları penaltı kullanır sadece . Arada bir frikik üstadı olanları da çıkar hani . Ama varoluş nedeni gol atmayı engellemek olan ve ellerini de kullanabilen bu kişiler pek sevilmezler.

Yeşil sahada iyi futbolcu olmanın dışında insani değerlere sahip olmak gibi bir zorunluluğu olmamıştır kimsenin . Arada bir böyle ulvi değerleri önde tutmak için çabalayanlar vardır pek tabi . Şimdi Fransa'daki bir kaleci akademisinde ellerini kullandıkları ve futbolun en önemli malzemesi golü önleyecekleri için her zaman tepki çekmeye mahkum olacak genç bedenleri iyi kaleci olmanın dışında iyi birer birey olarakta yetiştirmeye gayret gösteren bir kaleci akademisi var .


Koordinatörlüğünü eski Fransa Mili Takımı ve Manchester United kalecisi Fabien Barthez'in yaptığı ve Fransa'nın güneyinde, Pirene dağları eteklerindeki Luchon kasabasında kurulu olan Avrupa'nın bu ilk futbol kalecisi akademisinde eğitim alan genç file bekçileri , gençliğinde kendisi de bir dönem kalecilik yapan ünlü Fransız filozof ve yazar Albert Camus'un dediği gibi "yaşam hakkında bildiklerinin hepsini futbola borçlu" bireyler olarak yetişmeye gayret gösteriyorlar .

Ortak bir hedef için takım halinde çalışmak , birbirine saygı göstermek ve kendi yeteneklerine güvenmek . Daha yaş iken bu yönde eğilmeye başlayan ağaçların, ileride o hep kızılan ve şamar oğlanı olacak olan kaleci figürlerinden olacakları şüphesiz .

27 Mart 2009 Cuma

Global Kriz ve Futbol



Bu günlerde özellikle ülkemizdeki reel sektörün iliklerine kadar hissettiği global ekonomik krizin yıkıcı etkilerine karşı bir çok ülke destek paketleri ile önlem almaya çalışıyor . KDV indirimi , faiz indirimi veya bize has bir güzellik(!) olan ÖTV indirimi gibi.

Tüm bu önlem paketlerinin ekonomik krizin özellikle orta ve alt sınıftaki yıkıcı etkilerini önlemede ne kadar şifa sağlayacağını önümüzdeki günler gösterecek.

Futbol dünyası da şüphesiz krize karşı gardını almak durumunda . Milyonlar ile ifade edilen transfer ücretlerinin döndüğü majör liglerde krizin etkilerinin ilk ipuçlarını önümüzdeki yaz transfer döneminde verilecek - istenecek ücretler ışığında elde edebiliriz diye düşünüyorum .

Krizin futbol'u vurduğu henüz tam olarak söylenemez . Örneğin izleyici sayısının rekor düzeyde seyrettiği Bundesliga'da takım gelirlerindeki artış halen sürmekte. Yalnızca geçen yıla kıyasla bile Bundesliga'nın cirosunda yüzde 7 'lik bir artış var . Toplam seyirci ise üst üste 6.kez rekor kırarak 17 milyon 400 bin sayısına ulaştı.

Ciro'da ve seyirci sayısındaki bu artış verilerine rağmen Alman kulüplerinin tasarruf eğilimine girdikleri de gözlerden kaçmıyor . Tasarruf yönünde akla gelen ilk adım ise futbolcu kiralama .

Önümüzdeki günlerde kulüplerin, temkinli gitmek adına ortaya çıkan bu yeni eğilime daha fazla ilgi gösterecekleri öngörülebilir.

Futbol'un olmazsa olmazı taraftarın tek beklentisi ise şu aşamada ekonomik krizin olası etkilerinin kulüpler tarafından en az zararla kendilerine yansıtılması. Taraftar yıldız bir oyuncuyu belki sevdalısı olduğu forma ile seyretmekten kolay olmasa da vazgeçebilir , ancak formanın içinde kim olursa olsun o formayı yerinde seyretmekten vazgeçmesi çok zor .

Bu yüzden bilet ve sezonluk kart fiyatları önümüzdeki günlerde şüphesiz ki taraftarın 1 numaralı gündemi olacak .
Herkes Villereal taraftarı kadar şanslı değil sonuçta .

26 Mart 2009 Perşembe

25 numaralı forma


"Beyaz, sadece bir forma rengi değildir. Gerçek bir Milli Takım için..."

Bu slogan yaz aylarında yapılan Dünya Kupası elemelerinde dağıtılan bir fikstür kitapçığının kapağını süslüyordu , üzerinde 25 numaralı beyaz renkli Alman milli takımı forması ile birlikte.

Başlangıçta masumane gözüken bu durumun arkasında ise bir insanlık suçu yatıyor : "Irkçılık "

Alman milli takımının 25 numaralı formasını dünya kupası hazırlık süreci sırasında Alman bir anne ve Nijerya'lı bir babanın oğlu olan Patrick Owomoyela giymişti . Derisinin rengi sebebi ile taşıdığı forma numarasının üzerinde olduğu fikstür kitapçığını hazırlayan adres ise NPD . Yani aşırı sağcı Nasyonal Demokrat Parti.

Şimdi bu partinin Genel başkanı ve iki yöneticisi hakkında "halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek"ten dava açıldı. Davanın ilk duruşmasında savcı sorumlular hakkında hukuk davasının yanında ceza davası da açılmasını talep etti . Alman Ceza Kanunu'nun 130'uncu maddesi halkın bir bölümüne karşı kin ve düşmanlık tahriki yapan veya şiddet uygulayan kişiler hakkında üç aydan üç yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılabileceğini belirtiyor.

7 Nisan'da yapılacak karar duruşmasında ne karar çıkarsa çıksın parti yetkililerinin temyize gideceğinin kesin olduğu söyleniyor. Tek dileğim adına "Irkçılık "denilen insanlık suçunu işleyenlerin , bugün , yarın ve gelecekte daima ibretlik cezalar almalarının sağlanması .

Sadece yeşil sahalarda değil , hayatın her alanında.

10'lar bir arada !

10 numaralı formayı taşıyan oyuncular bir futbol karşılaşması boyunca çok sık bir araya gelmezler bilirsiniz. Bu arkadaşların tarihte kendilerine yer edinmiş olanları zaten topu topu bir elin parmakları kadar sayıda olduğu için yanyana geldikleri anlar her zaman ilgi çekmiştir.
Böyle ilgi çekici bir kare yakaladım google Video'ları içerisinde . Benim 10 numaram , yani Karpatların Maradona'sı nüfus kağıdı üzerinde Diego Armando Maradona yazan 10 numara ile yanyana .
İkisini ilk kez bir karede yan yana görüyorum. Pozisyonda Arjantinli olan Rumen olanına faul yapıyor . Hakem ise Arjantin'liyi ya sözlü olarak uyarıyor ya da kart gösteriyor belli değil .
Bu resmin bana yazdıracağı tek cümle var ; Ne yardan vazgeçerim , ne de serden.
Güzel bir Romanya milli takımı nostaljisi izlemek isteyenler için video tek tık ötede